Cumartesi, Ocak 08, 2011

dedikodu



Londra'ya ilk geldiğimde kaldığım uyku spreyini bulduğum evden sonra, o evin sahibi olan adamın evden bozma ofisindeki bir odaya taşındığımdan, ve burada mesai saatleri içerisinde 2 ingiliz sekreterle ev arkadaşlığı yaptığımdan bahsetmiştim heralde. Geçen gün bu adam, beni ve iki sekreteri yemeğe çıkardı, gecikmiş bir noel yemeği. Yemek boyunca konuşulan konu başlıklarını bir araya getirince, blogumun çevrilip okunuyor olma olasılığı beni yeniden dehşete düşürdü. Başlıkları sıralıyorum.
1. İngiliz gençliğinin içme sapıtma alışkanlığı
2. Londra'da görülen ünlüler
3. Ofisin avlusundaki havuzda duran plastik kuş !!
Hadi diyelim birincisi, zaten ikiden fazla ingiliz'in bir araya gelince muhakkak değindiği bir konu. Londra'da görülen ünlüler konusunu açtıklarında da pek kıllanmadım, tersine sevindim demek ki herkes için mühim bir olay diye, hemen Robie Williams'ı gördüğümü anlattım ve ne kadar yaşlı ve çirkin olduğunu. (Bu arada Esin de bir gün yolda Jude Law'u görmüş, kendisi hemen heyecanla beni aradı ve bunu mutlaka bloguna yaz dedi, blogumu okumuyor ama olsun.) Bir de evin önünde Elif Şafak'ı görmüştüm ama bunun masadaki 3 ingiliz için bir haber değeri olmadığını düşündüğümden bahsetmedim.
Ev sahibi adam, bir gün barda Bono'yu görmüş ama tanımamış, müzisyen olan oğlu söylemiş. Başka bir gün de Kelly Brook'u görmüş ki ben tanımıyordum ama çok ünlü bir ingiliz model ve Playboy kızı imiş. Açıkçası bunu uydurduğunu düşünebilirdim, adamın aklı fikri güzel kadınlar ve sekste, 50 sini geçmiş çoğu ingiliz erkeği gibi, ama o kadar detaylı bir hikaye anlattı ki, heralde uydurmamıştır. Ama bu ünlü görme muhabbetlerinin bence en bombası, sekreterlerden birinin, 50 yaşında olmasına rağmen çok güzel ve çekici olanın, bu ofisten önce yanında çalıştığı doktorun ofisine bir gün Ozzy Osbourne ve ailesinin çıkagelmesi, ve Ozzy'nin gözünde mavi gözlükler olduğu halde, yüzünü sekreterin yüzüne bir cm mesafeye kadar yaklaştırarak konuşması ve bunun üzerine karısının sekretere, sanki üç yaşında bir çocuktan bahseder gibi "oh please, ignore him" demesi. Ben "Ne doktoruydu o adam" diye sorunca sekreterin hmm hom diyip sanki saklamak istermiş gibi "o kısmı geçelim" tarzı bi şeyler geveledikten 3 saniye sonra doktorun ürolog olduğunu söylemesine de çok şaşırmadım. Sonuçta o kadar iç sıç tepin mesane de bir yere kadar dayanır. Ama sekreter ürolog olduğunu ekledikten 2 saniye sonra, "Ailelerini genişletmek için gelmişler, Kelly ve Jack'den daha iyi bir çocuk sahibi olmak istiyorlarmış." dediğinde işte bunu hemen gidip bloguma yazmalıyım diye düşündüm, fotoğraf olarak da Ozzy ve karısının doktordan kötü haberi alıp ufka daldıkları an olduğunu sandığım kareyi buraya ekledim.
Zaten bu sekreterler bütün gün kikirdeşip kaynatıyorlardı ama bu kadar da dedikodu yapmalarını beklemezdim. Gey olduğunu saklayıp, insanlara hayali karısından bahseden doktorlar mı dersiniz, açık unutulan maillardan sekreterlerin okuyup öğrendiği sırlar mı, yemek boyunca yapılan dedikodunun haddi hesabı yoktu. Ama işte dedikodu dediğimiz demokratik bir şey, herkes her an yapabilir, bugün sen yaparsın yarın seninkini yaparlar, o yüzden belki de ev sahibi biraz daha temkinliydi. Zira kendinden 25 yaş küçük sevgilisiyle ilgili neler konuşuyordur bu kadınlar ben bile tahmin edemiyorum.
Konu ofisin bahçesindeki plastik kuşa geldiğinde, ve o kuşu ilk gördüklerinde gerçek sandıklarını söylediklerinde blogumdaki mühim konulardan biri daha açıklığa kavuştu. Meğer o kuşu o havuza koymalarının sebebi, havuzdaki balıkları yemek için gelen diğer kuşları engellemekmiş. Bir seferinde havuza bir balıkçıl dadanmış, (Londra'nın göbeğinde başıboş gezen balıkçıllar olduğunu da böylece öğrenmiş oldum) bir kaç altın balığı yemiş, bunun üzerine apartman yöneticisi, bu plastik balıkçılı yaptırmış, çünkü her balıkçılın kendi borusunun öttüğü alanı olurmuş, böylece diğerleri yanaşmazmış. Sevgili sekreterler, işte burası da benim çöplüğüm, e siz orada bütün gün kahkahalarla milleti çekiştirirken ben boş mu duruyorum sandınız?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder